Çevresel, genetik ve yaşam biçimindeki olumsuz koşullar çağımızın hastalığı kanser için risk faktörlerini oluşturuyor. Dünyada yapılan bilimsel çalışmalar diyet ve kanser arasında kuvvetli bir ilişki olduğu ortaya koymuş durumda.Beslenme ve yaşam biçiminde yapılacak değişiklikler ile risk faktörleri engelleyerek kanserden korunmak mümkün olabiliyor.
Son yıllarda yapılan birçok bilimsel çalışma ile obezite ile kanser gelişimi arasındaki ilişki olduğu gösterilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) obezitenin sigaradan sonra engellenebilir en önemli kanser nedeni olduğunu bildirmektedir.
Kanser riskinin artması yağ hücrelerindeki leptin gibi hormonların artması ile alakalı olması ve obez hastalarla insülin ve büyüme hormonu seviyelerinin de yüksek olması bütün hücre çoğalmalarına etki etmekte ve bu durum kanserli hücrelerinde artmasına neden olmaktadır. Aynı zamanda obez hastalarda çok sık görülen subakut sorunu bağışıklık sistemi üzerinde baskı kurarak kanser hücrelerinin daha hızlı çoğalmasına neden olmaktadır. Özellikle meme, kalın bağırsak-rektum ve kan kanserleri obez bireyler- de normal ağırlıktakilere göre daha fazla görülüyor. Fazla kilolu veya obez olan kadınların normal kilolu olanlara göre, obezitenin derecesiyle artan oranda daha fazla meme kanseri riski taşıdığı belirlenmiş. BMI 35’in üzerinde olan kadınlarda risk en yüksek düzeyde olduğun ve bu gruptaki kadınların normal kilolulara göre % 58 artmış risk taşıdığı bildirilmiş.
3.108 postmenopozal meme kanseri olan 50 yaş ve üzerindeki kadınlarla, aynı yaştaki 2.664 kadında yaptığı başka bir vaka-kontrol çalışmasında, obez kadınlarda meme kanseri riskinin 1.4 kat fazla olduğu saptanmış; 60 yaş üzerinde bu risk, 2.1 kat olarak belirlenmiştir.Karın tipi şişmanlık ve yüksek bel-kalça oranı da risk faktörü olarak belirtilmektedir.
Beslenme tarzı değişiklikleri meme kanserine karşı koruyucu olabilir.
Yağ tüketiminin yüksek olması obeziteye neden olmaktadır. Yağlı besinler ve bozulmuş yağ tüketimi, kanser yapıcı ve ilerletici maddelerin de alımının artmasına neden olmaktadır.Bununla birlikte Yağdan zengin bir diyetin, kandaki östrojen düzeyini arttırarak ve obezite ile etkileşim sonucu, başta postmenopozal olmak üzere meme kanseri riskini arttırdığı bildirilmiştir.
Günlük besleme düzenimizde doymuş ve trans yağlar yerine doymamış yağları tercih etmek riski azaltır. Doymuş ve trans yağlardan uzak durmak için, fast food ve kızartılmış yiyeceklere beslenmemizde yer vermemek, katı yağlarla yapılmış pasta, börek, çörek gibi yiyecekler ve yemeklerden uzak durmak gerekir.
A, C, E gibi vitaminlerin ve selenyum gibi minerallerin antioksidan özelliklerinden dolayı meme kanserine karşı koruyucu oldukları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. D vitamini ve kalsiyumun da olumlu etkileri bulunmaktadır. Günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketil- melidir. En az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır.
Besin seçimi yanısıra besinleri pişirme yöntemlerine dikkat edin. Kırmızı et tavuk ve balığı yüksek ısıda pişirilmemeli, bununla birlikte besin güvenliği ve hijyeni açısından da hassas davranmak gerekir.
Meme kanseri yükünün azaltılması için, değiştirilmesi güç olan risk faktörleri yerine obezite, egzersiz ve beslenme gibi değiştirilebilir risk faktörlerinin ele alınması, birincil koruma açısından son derece önemlidir.Ve unutulmamalıdır ki meme kanseri tedavisinde erken teşhisin önemi çok büyüktür. Aylık olarak yapılan kendi kendini muayene kanseri ileri aşamalara ulaşmadan fark etmenin ve kolay tedaviye başlangıcın ilk adımını oluşturur.
“Kanser riskinin artması yağ hücrelerindeki leptin gibi hormonların artması ile alakalı olması ve obez hastalarla insülin ve büyüme hormonu seviyelerinin de yüksekolması bütün hücre çoğalmalarına etki etmekte ve bu durum kanserli hücrelerinde artmasına neden olmaktadır.”
“A, C, E gibi vitaminlerin ve selenyum gibi minerallerin antioksidan özelliklerinden dolayı meme kanserine karşı koruyucu oldukları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. D vitamini ve kalsiyumun da olumlu etkileri bulunmaktadır. Günde en az 5 porsiyon sebze veya meyve tüketilmelidir.”